Hayat bir mucize! Bu ülkede ilerlerken karşınıza şekerlemeden evler, bin renkli kuşlar, yakut yüklü ağaçlar çıkacak en beklenmedik anda... Unutmamak için yazmalı! Bir masal gibi sonsuzluğa...

14 Şubat 2010

AŞK, SONSUZLUK VE BİR GÜNÜN ANISINA...

Tarih 24 Ocak 2010, Adamın doğumgünü.
Kadın, Adama bir mesaj yazar: “En büyük aşkım, geçmişimde senin olmadığın bir hayat ne kadar eksik olurdu…”
Tam 10 yıl öncesine aittir Kadın ve Adamın öyküleri.

Aşk, kırmızıdır.

“Sevgilim İstanbul'da yaz bitiyor,
bu güz gecelerinde ben, sardunyaların arasında
senin getirdiğin mumları yakıyorum.”
der Kadın.

Adam uzaklardan seslenir:
“Gecenin göğsümüzde unuttuğu bir avuç ay ışığı, senin göğsünde bıraktığım en
derin uykumdu. Orada kaldım. Orada kaldı.”

Kadın gülümser, “Bizim aşkımız bu zamanın dışında olduğu için, hiç sonu olmayacak” der. “Angelopulos’un filmindeki gibi… Yarın ne kadar mı? Sonsuzluk ve bir gün kadar”.
Bizim için.

Ve Adam, o mektubu yazar:

“Bir kere bu nota tarih düşülmeyecek, “Bu zamanın dışında”ya sadık kalınacak. İkincisi, “zamanın dışında”lığı yüzünden di’li ve miş’li geçmiş cümleler kullanılmayacak. “Seninle çok güzel zamanlarım oldu” ya da “Seni çok sevmiştim”lerin, çok uzun zaman geçmeyecek yaralar açacağı bilinecek çünkü. Üçüncüsü, bu notta, notu yazanın ömrünce unutamayacağı – bu notta tek tarih bu olacak – bir anısı olacak. Notu yazan, Kadının doğumgününde giydiği ve onu olduğundan güzel, olduğundan seksi, olduğundan kadın gösteren uzun eteği hep hatırlayacak. Onunla yan yana oturduğunu, elini belinin arkasına attığını ve o gece onu her zamankinden çok istediğini…

Notu yazan, o geceyle ilgili başka bir şeyi daha anlatacak. O da Kadının söylediği bir söz. Vurucu olması için sona bırakıyor. Doğumgününden sonra gidilen Kaktüs’te söylenen o sözden sonra, notu yazanla Kadın, öpüştüler. İlk kez ellerinde olmadan, herkesin ortasında. Şimdi burada Kadının gözlerinden, bakışlarını kaçırışından, dudaklarının pembeliğinden, kahkahalarından da söz edilebilir ama geçelim. O, notu yazanın, “Bir daha böyle bir gece geçirilir mi” sorusu olarak aklında takılı kalsın. Kadının söylediği, Adamın unutamayacağı sözüyle bitirelim. Ne demişti Kadın, Yeniköy’de ıssız bir balıkçıda yenilen yemeğin aniden gelen bir telefonla yarım kaldığı geceyi hatırlatarak, “İlk kez birini onun beni öpmesini beklemeden ben öptüm”.

Aşkım, Kaktüs’te öpüştük ya herkesin ortasında… 85’ine geldiğinde bir daha isterim senden…”.

Sözüm sözdür!
Nazende sevgilim...
Sonsuzluk ve bir günün anısına.