Hayat bir mucize! Bu ülkede ilerlerken karşınıza şekerlemeden evler, bin renkli kuşlar, yakut yüklü ağaçlar çıkacak en beklenmedik anda... Unutmamak için yazmalı! Bir masal gibi sonsuzluğa...

31 Mayıs 2010

NEW YORK! BU AŞK KOCA BİR YALAN...

New York, Je t’Aime/ New York, I Love You



Yön: Natalie Portman, Fatih Akın, Brett Ratner, Shekhar Kapur, Mira Nair, Yvan Attal, Joshua Marston, Allen Hughes, Shunii Iwai, Wen Jiang, Randall Balsmever
Sen: Scarlett Johansson, Natalie Portman, Fatih Akın, Anthony Minghella, Jeff Nathanson, Yvan Attal, Joshua Marston, Stephen Winter, Yao Meng, Suketu Mehta, Olivier Lécot, Hu Hong, Alexandra Cassavetes, Hall Powell, Shunii Iwai, Israel Horovitz, James C. Strouse, Emmanuel Benbihy (konsept)
Oyn: Natalie Portman, Shia LaBeouf, Bradley Cooper, Blake Lively, Orlando Bloom, Ethan Hawke, Robin Wright, Hayden Christensen, Christina Ricci, John Hurt, Andy Garcia, Eli Wallach, Julie Christie, Uğur Yücel…
Yapım: 2009, ABD - Fransa, 110 dk.

Belli bir tema üzerinde çeşitli yönetmenleri bir araya toplayan, bu tema çerçevesinde her birinin konuya kendi yorumunu getirmesini talep eden, içinde barındırdığı yönetmenlerin avantajını kullanarak özellikle festivallerden hareketle etrafa yayılan ve bir kısım izleyici tarafından eğlenceli/ ilgi çekici bulunan, az az/ küçük küçük ve kolayca tüketilen kısa filmlerden oluşmuş konsept proje janrında yeni bir çalışma daha karşımızda: New York, I Love You. Yine Emmanuel Benbihy’nin yapımcılığı ve konsept tasarımıyla, Aşk Şehirleri serisinin Paris Je T’Aime’den sonraki ikinci filmi, aşk/ sevgi anekdotları üzerine bir kent antolojisi…



Kendi adıma bu tip işlerle ilgili çok olumlu fikirler taşımadığımı peşinen söyleyebilirim. Zira bu projelerin farklı isimleri bir araya getirmeleri itibariyle taşıdıkları popülerleşme potansiyelinin, yönetmenlerin bilinçaltına girerek onlarda tonları daha “light” tutma güdüsü yarattığını düşünürüm. Sevdiğimiz pek çok yönetmenin aynı konudaki farklı yaklaşımı ya da yaratıcı eğilimini görme fırsatı sunsalar da bana göre bu kolajlardaki sınırlayıcı çerçeve ve sipariş altyapısı, o yönetmenlerin yüzde yüz kendileri olmalarına asla izin vermez… Ve netice, sinema adına yavan kalmış, hatta oldukça eğreti/ zorlama/sahte görünen salt ticari bir hamleden öteye geçemez. Hal böyle olunca, kahramanının acı malubiyetine tanık olan çocuklar gibi sinemadan içim burularak çıkar, işin fikir sahiplerine de hafifçe öfkelenmekten kendimi alamam…

Evet sevgili okurlar, New York I Love You’da da tema babası yapımcı Benbihy’nin koyduğu katı kurallar, yönetmenlerin yaratıcı yaklaşımları ve üretim alanlarını iyice baltalamış: Süre 8 dakikayı geçmeyecek, çekimler iki günde bitecek, işin toplamı bir haftada tamamlanacak, mutlaka aşka dair bir karşılaşma/ buluşma öyküsü anlatılacak! Boşuna dememiş büyüklerimiz, “Elini korkak alıştırma!” diye… Bu dar çerçeve içinde ne yazık ki ortaya son derece düz, yavan ve renksiz bir iş çıkmış. Duyguların sıçradığı, özgür bir sinemacının uçuşlarını hissettiğiniz tek bir an yaşatmayan bir deste kısa film…



Detaya inersek; yönetmenlerin çoğunun New York’la yaşamsal bir bağları olmaması nedeniyle, filmlerin de kente dair özel ve derin bir duygu aktarımında bulunamadığını söyleyebiliriz. Öyküler, kent yaşamını ve kent insanının ruh halini irdelemeyi es geçip, daha çok standart New York algısı üzerine bina edilmiş. Bu tip kolajların içindeki filmler genelde süre itibariyle durumları/ anları aktarmaya yönelik hazırlandıklarından çok güçlü olması gereken diyaloglar da, New York I Love You’da zeka pırıltısından oldukça uzak görünüyor.

Diğer yandan öykü mekanları Manhattan’a yoğunlaşmış ve proje kenti bütünüyle kapsamakta yetersiz kalmış. Filmler arasında bağlantı bulunması şart değilse de, burada kurulmaya çalışılmış kesişme noktaları oldukça zayıf. Ama en önemlisi aşk/ romantizm/ trajedi gibi evrensel/ bireysel temalarda odak sabitlenmiş ve New York’un sunduğu etnik farklılıklar, kültürel çeşitlilik, karmaşa vb gibi malzemeler görmezden gelinmiş. Sadece Mira Nair’in bölümünde Yahudi gençkız (Natalie Portman) ile Hintli adamın (İrfan Khan) öyküsü anlatılıyor ki, zaten bu da projenin en başarılı işlerinden biri olmuş.



Kendi adıma en çok beğendiğim işinse, eski bir opera sanatçısının öyküsünü anlatan Shekhar Kapur’a ait film olduğunu söyleyebilirim. Bu bölümün senaryosu geçen yıl kaybettiğimiz Anthony Minghella’ya ait ve projenin bütünü de Minghella’nın anısına adanmış. Diğer bir dipnota gelince… Oyuncular arasında gördüğümüz Natalie Portman, ayrıca ilk yönetmenlik denemesi olan bir kısa filmle de projeye katkıda bulunuyor.

Ve özetle… New York I Love You, listedeki değerli yönetmenlerin ne yaptığını ve nasıl yaptığını görmek için duyulan sinemaseverce bir merakla izlenebilir… Ama salona yüksek beklentilerle girmemeniz tavsiye edilir! (www.tersninja.com'da yayınlanmıştır).